Güzel Hikayeler, Kısa Yazılar...

Blog da bayadır paylaşım yapmıyorum. Bu ara kendimi full twittera verdim. Twitter'da yaptığım güzel paylaşımları sizin için derledim...



1. Rambo Yusuf




Yusuf Altıntaş ya da Namıdeğer "Rambo Yusuf" Kocaelispor ve Galatasaray'ın efsane futbolcularından. Sert oyun tarzından dolayı Galatasaray döneminde taraftarlar ona "Rambo" demeye başladılar ve lakabı öyle kaldı. Ailecek futbolcu olan Altıntaş ailesinde baba Yaşar Altıntaş'da Bursaspor'da oynamış ve taraftarlar ona Kocaeli/Kartepe ilçesinin diğer isminin Köseköy olmasından dolayı ona "Köylü Yaşar" demeye başlamıştır. Dedik ya sert oyun tarzı var diye. bu sert oyun tarzından dolayı bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde topu Rambo'dan kapmaya çalışan İsmail Kartal ondan sert bir şekilde tokat yiyerek yere düşüyor. Sonradan kırmızı kart gören Rambo hiç arkasına bakmadan sahadan çıkıyor.



Daha sonradan
dergisine verdiği röportajlarda İsmail Kartal olayı için şöyle diyordu:"İsmail benim askerlik arkadaşım severim kendisini.benim üstümde Galatasaray forması olunca gözüm hiç bir şey görmez. O an da sinirlendim vurdum,hava yağmurluydu olmasa... Daha sert vururdum. Zaten sonradan biz İsmail'le görüşüp barıştık." diyordu.Yusuf Altıntaş'ın başka bir efsane olayı ise (bu olay biraz şehir efsanesi gibidir) bir Adana Demirspor maçında olmuştur. Avrupa ve Türkiye'de gol krallığına yarışan Tanju'nun 38 golü vardır. bir gol...
Atması halinde Metin Oktay'ın 38 gollük rekorunu geçecek olan Tanju için olay şöyle başlar: Yusuf Altıntaş orta saha'dan beri top sürmeye başlar,sırasıyla kaleci dahil herkesi geçen Rambo kale önünde topla bekleyerek Tanju'ya golü attırmıştır.
ve bu olay üstünde Tanju 39 gol ile rekoru kırmıştır. Şu an da Kocaeli/Kartepe'de yaşamını sürdürüyor Yusuf Altıntaş... ve o bir Türk futbol efsanesi...

2. Weisweliler'li Gladbach

Yıllar 1975'i gösterdiğinde Borussia Mönchengladbach,hem Bundesliga hem de UEFA kupası şampiyonu oluyordu.takimin başında ise Alman teknik adam hennes weisweiler vardı. #Bundesliga Fotoğraftakiler: netzer& weisweiler



O sene UEFA kupası ve ligde fırtınalar estiren gladbach'ın UEFA kupası finalinde ki rakibi Hollanda takımı twente idi. Jupp heynckes'in hattrick, Allan simonsen'in ise 2 gol attığı maçta Almanlar 5-1 zaferle evine dönüyordu. O sene jupp heynckes takımın en önemli oyuncusuydu. Önceki sezon Real Madrid'e transfer olmuş Netzer'in boşluğunu doldurma görevi jupp heynckes'deydi. O sezon gladbach'la 31 maça çıkan jupp 27 gol ve 4 asist yaptı.

O sezon takımda sadece jupp heynckes değil başka iyi oyuncular da vardı. Örneğin; rainer bonhof, Allan simonsen, henning Jensen, ve vogts gibi oyuncular. Ama şüphesiz takımın en önemlisi jupp heynckes'di. Aynı zamanda weisweiler'in gözdesi. 1974-75 Borussia Mönchengladbach


74-75 sezonundan önce lige ambargo koyan Bayern, bu sıralar Avrupa ile meşguldü. Bayern'in Avrupa arenasında yarışması nedeniyle ligde eline kemerleri alan gladbach, 74-75'te weisweiler,sonra ki 2 senede bayern'i üç kere üst üste şampiyon yapmış udo lattek ile sampiyon oluyordu. Ama başlangıcı yaratan adam Hennes weisweiler'di onun başlattığı sampiyonluk yarışı sonraki 2 sene de devam etti ve gladbach son şampiyonluğunu yaşadığı 76-77 senesinden sonra bir daha şampiyonluk tadamadi. Weisweiler,heynckes,udo lattek ve netzer ise kulüp tarihine geçti.


3. Metz Que Un Club


Metz,1984 yılında bir mucize gerçekleştirerek Barcelona'yı 4-2'nin rövanşında 4-1 yeniyordu. İlk maçta dağınık ve umutsuz olan Metz takımı 4-2 yeniliyordu ve Barcelonalı oyuncularının çoğu Metzli oyuncularla dalga geçiyordu.İkinci maçın rövanşı için Metz çok umutsuzdu çünkü; Barcelona daha önce evinde hiç bir Fransız takımına yenilmemişti fakat bu bir ilk olabilirdi.
Nitekim oldu da. Sahaya umutsuzca çıkan bir Metz ve dalga geçer gibi oynayan bir Barça vardı. Bu maç 4-2'nin rövanşıydı. İlk golü bulan Barça, güle oynaya turu geçme peşindeydi fakat işler öyle olmadı. Metz, ilk golü yedikten sonra kaybedecek bir şeyleri olmadığını anladı... Rahat olan Metz için işler kolaylaşmıştı. Metz'in oyuncusu Tony kubros'un Nou Camp'da yaptığı unutulmaz hattrik performansı ile Metz, turu 4-1 ile geçiyordu. Dalga geçme sırası ise Fransızlara geçiyordu. Küçük bir takımdan mucize çıkmıştı... Kubros


bu mucize taraftar için hala unutulmaz bir yer tutuyor. Metz ne zaman böyle kuralar çekse taraftar 1984 ruhunu anıyor ve sayıyordu...
Baggio & Savicevic

Baggio 10 Numaraların adamı. Milan'a geldiğinde 10 numara Sırp Savicevic'deydi. Baggio'nun her ne kadar numara takıntısı olsa da o Savicevic'le çok iyi anlaştı. Baggio, Milan'a gelmeden önce Juventus'da Platini'nin boşluğunu dolduruyordu...
Juve'de Trapattoni yerine Lippi geldi. Lippi, genç ve dinamik bir takım istiyordu. 10 numarayı Baggio'dan aldı Del Piero'ya verdi. Takımda yeri olmadığını anlayan Baggio ise Milan'a geçti. Milan'da numara takıntısından feragat etmek zorunda kaldı.

Kubala'nın Ölümden Dönüşü


Barcelona'nın efsane futbolcusu Kubala, İtalya'ya taşındığı zaman Torino ile anlaştı. Bu anlaşma onun dönüm noktalarından biriydi. Daha önce Sloven Liberec gibi küçük takımlarda oynayan Kubala için bu mükemmel bir şanstı. Torino ile anlaşınca o meşhur Benfica-Torino maçı için kadroya girmeye çalıştı,çok çabaladı,didindi. Sonunda başardı da. Fakat son anda hasta olunca kadrodan çıkartıldı. Tarihler 4 mayıs 1949'u gösteriyordu: Superga Uçak kazasının yaşandığı gün. O gün uçak Superga tepesine çarpıyor, 18'i futbolcu olmak üzere 31 kişi hayatını kaybediyordu. Kubala ise hastalığından dolayı kadro dışı kalmış ve Tanrı'ya minnet ediyordu...2.Dünya savaşı sırasında Macaristan'da Kominist rejim gerçekleşmiş, Kubala ülkesinden kaçmıştı.


Savaş sırasında kayınpederinin kurduğu gayri-resmi Macaristan takımıyla turneye çıktı ve bu turne ona İspanya kapısın açtı. Real Madrid ve Barcelona onu çok beğenmişti ama sonunda kazanan Barcelona oldu...

70'lerin Ezeli Rekabeti


70'li yıllara Damga vuran rekabet: Günter Netzer-Wolfgang Overath. Bu rekabet Gladbachlı Netzer- Köln'lü Overath rekabeti olarak da bilinir. Ren derbisi tarihinde sayısız hikaye vardır bunlardan birine Netzer damga vurmuştur. Ren derbisi bu sefer Almanya Kupası finaline taşınmıştır.
Hennes Weisweiler, Netzer'i bu finalde kulübe de oturtmayı tercih etmişti. Gelecek sezon takımdan ayrılıp Real Madrid'e transfer olacak Netzer için belki de bu bir mesajdı.

Finalin ilk yarısında Gladbach için işler yolunda gitmedi. Weisweiler Netzer'i oyuna sokmak istediğin de ise bir şokla karşılaştı. Netzer, maça girmeyi reddetti. ikinci yarı da gol olmayınca Ren derbisi 0-0 bitti ve maç uzatmalara gitti.
Uzatmalarda Gladbach'lı Christian Kulik sakatlandı. Takım arkadaşının acı içinde yerde yattığını gören Netzer fırladı ve Weisweiler'e şöyle dedi: "İşte Şimdi Giriyorum." Netzer, Kulik'in yerine kendini oyuna soktu.


Uzatmların bitimine çok az kalmıştı. Netzer oyuna girdiği gibi golü attı ve Gladbach'a ezeli rakibi Köln karşısında kupayı kazandırdı. Bu maçta hem Weisweiler hem de Overath'a ders veren Netzer, sene sonunda Alman teknik adamla buruk bir şekilde ayrıldı...


İlk Kupa Galipleri...

İlk kupa galipleri kupası düzenlendiğinde yıllar 1960'ı gösteriyordu. 1960-61 sezonunda Serie A'da ortalama bir performans ile 7. bitiren Fiorentina, o sezon kupa galipleri'nde finale çıkma başarısı göstermişti. Giuseppe Chiappella, Fiorentina'yı sene başında almıştı...

İtalyan teknik adam aldığı takımı Kupa galipleri'nde finale kadar çıkarttı. Finalde İskoç temsilcisi Rangers ile eşleşen Fiorentina, ilk maçını deplasmanda 2-0 kazandı. Rövanş için İtalya'ya gelen İskoçları 2-1 yenen İtalyanlar kupa galiplerini ilk kazanan takım oluyordu.


Giuseppe ilk sene aldığı takımla Avrupa'da ki en büyük kupalardan birini almıştı. 38 yıllık Kupa galipleri'nde bir tek takım bile bu kupayı üst üste kazanma başarısı gösteremedi..


KÜLT

90'lar : Formaların gelişmeye başladığı, Formaların üstünde markaların ve sponsorların arttığı, formaların üzerinde cesur desenlerin denenmeye başladığı dönemdi. Almanya'nın 1990 Dünya kupası'nda giydiği forma ise 90'ların en unutulmaz formalarından biridir heralde.


İtalya'da düzenlenen turnuva'da Almanya, finalde Arjantin'i 1-0 yeniyor ve Dünya kupasını evine götürüyordu. Bu forma ise Dünya tarihine bir "Kült" olarak giriyordu. Bu formayı en özel kılan şeylerden biri de o takımın Dünya kupasını kazanmasıydı...


Nayim'in Golü

1995'de Arsenal'i 2-1 yenip Kupa galipleri kupasını kazanan Real Zaragoza takımı. Maç 1-1 giderken son dakikalarda Zaragoza'lı Nayim'in attığı inanılmaz gol tarihe geçti, Arsenal'i büyük üzüntüye soktu.


gol:


Lampard Chelsea'ye ne katar ?


Lampard şu anda Chelsea için en doğru karar. Bu oyuncu gruplarını bir Mourinho bir de Lampard adam eder. ikisinin de kulüpte sözü geçiyor zaten. Lampard, Sarri kadar taktik tutkunu değil ama oyuncuları iyi organize ederse bu takımla çok mesafe kat eder. Derby'de de çok iyidi.
Kısacası Lampard, Chelsea için en uygun isim. Hazard'ın gidişi büyük boşluk yaratacaktır tabii ki ama Lampard,eski öğrencisi Mason ile o boşluğu kapatacak yeni taktikler üretecektir. Chelsea, Lampard ile ilk senesinde belki çok gol atan bir takım olmuyacak...
Ama sonradan sistemler yerine oturur ve başarılar gelir. hem Mason daha çok genç. Lampard'dan daha çok şey öğrenecektir...


Size derlediğim hikayelerin sonuna geldik, umarıf okurken keyif almışsınızdır...










































































Yorumlar

Yorum Gönder